Denizler bir ressam, dalgalar ise fırçaydı benim geldiğim yerde. Bir çok tuval gördüm, hiç birinin ilk halini göremesemde. Kayalar, aşına aşına yeni bir şekle bürünürmüş. Kaç yılda kim bilir…
İnatçı ve kendinden emin dalgalar, dışı sert içi değişime açık kayalarda hayat bulurmuş demekki.
Kaya mıydık, dalga mı?
ya da,
Bir kaya su damlasına nasıl malup olur? Belki de asıl soru budur.
Dalganın gücü değildir kayayı aşındıran; sürekliliğidir.
Sürekliliğin gücü her şeye bedeldir ve güç olan süreklilik sağlayabilmektedir.
Çabalamayı bırakmamak, imkansız görüneni başarmanı sağlarmış.
Şayet yaşamak zanaatinde deniz bizsek eğer dalgalar hayatımızdır.
Her yeni gün, yeni bir tuvalin önünde dururuz; geçmişin izlerini taşıyan ancak geleceğin potansiyelini barındıran. Bazen, o tuvallere baktığımızda, geçmişin izlerini göremeyiz. Zamanın cilası altında kaybolmuş, dönüşmüşlerdir.
Bazı zamanlar direnç gösterir, kaya gibi sert durduğumuzu sanırız. Direnişimiz yersizdir, bilirsiniz; değişmeyen tek şey değişimin kendisidir derler.
Ve sonuç olarak,
Bir su damlası gelir, değiştirir en sert yanını.
ZEYNEB YURDAKUL.


Yorum bırakın